"Türkiye Yazarlar Sendikası’nın gelenekselleşen 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Bildirisi’ni bu yıl, altı aydır özgürlüğünden yoksun bir aydın yazdı." Bugün bu sütün onundur.
8 MART BİLDİRİSİ
Yine, yeniden
düşünüyoruz…
Doğuran kadın, emziren kadın, pişiren
kadın, paylaştıran kadın, toplayan temizleyen kadın, hasta bakan, yaşlı bakan
kadın, her şeyi zamanında yetiştiren kadın, onaran koruyan kadın, evdeki
kayıtsız gizli emek üstüne tarlada da gizli emek veren kadın, fabrikada,
okulda, iş yerinde düşük ücretle çalıştırılan kadın, biriktiren yine kadın ama
Karar
veren erkek-----------------Hükümet------------:% 90 erkek
Meclis------------------------------------------------------:%
86 erkek
Yerel
yönetimler------------------------------------------:% 98 erkek
Yönetici
bürokrat-----------------------------------------:% 99 erkek
Sermayeyi
elde tutan-------------------------------------:% 99 erkek
Savaş
çıkartan erkek, ordu erkek-----------------------:% 100 erkek
Şiddete uğrayan kadın, taciz edilen
kadın, tecavüze uğrayan kadın, öldürülen kadın… Bu saldırıların özel adları var:
namus, töre, kıskançlık, aşk… Aslında hepsi aynı, hepsi güçten iktidardan uzak
tutmaya çalışır kadını…
“İtaati kıranın belini kırmak”, en azından
aşağılarda bir yerde tutmak, sindirmek… Bunların hepsi de güç karşısında
sindirme eylemleri. “Gözünü patlatırım”, “kafanı kırarım”, “saçını yolarım”,
“bacaklarını ayırırım”, “burnunu kırarım”. Bunlar burnundan kıl aldırmayanların
eylemleri.
-Kadın,
kendini göstermesin!
-İktidar
mücadelesi için savaş için erkek çocuk yetiştirsin!
-Zekâsını
kamu alanında kullanmasın!
-Yaratıcılığını
eve, süse ve “ kadınsı” faaliyetlerin dışına taşırmasın!
-Muhalefet
etmesin!
-Güce,
yani erkeğe, onun yarattığı geleneğe, onun adaletine, tek başına yaptığı yasaya
itaat etsin!
-Mesleğinde
erkeği geçmesin!
-Yaptığı
işte itibar kazanmasın, kazanacak olursa derhal itibarsızlaştırılsın!
-Ne
yaparsa yapsın, BİR ADIM GERİ DURSUN!
-Kadın
erisin, tortu olsun! Erimeyenler cezasını bulsun. “Uslanmayan” cezaevine
konsun!
-İktidar
kavgalarının, sermayeden karin pazarlık rehineleri olsun!
Evde işte ayrımcılığa uğrayan tüm
Türkiyeli kadınlar; dilini devlet, zekâsını babası, ağabeyi, amcası yasaklamış
Kürt kadınları; dünyada her alanda hâl kenara itilmeye çalışılan tüm kadınların
kız kardeşleri Türkiye’ de doğup büyümüş kadınlar, bilinçlendiler.
20- 30 yıldır her geçen gün uzmanlaşan
örgütleriyle toplantılara, konferanslara, derslere sokaklara çıkıyorlar,
fabrikalarda tarlalarda çalışıyorlar. Siyasette yerlerini alıyorlar.
Biz kadınların düşmanı yok, tespiti var:
Cins
baskısı, erkek iktidarları meşrulaştırmanın ilk ve en kuvvetli adımıdır. Çünkü
en belirgin en yaygın fark cinsiyet farkıdır. En uzun yaşatılmış fark toplumsal
cinsiyet farkıdır.
Başta insan hakları olmak üzere tüm
hakların dışında tutulmaya çalışılan kadınlar, “İNSANOĞLU” kavramıyla
yok sayılmıştır. Kadınlar, iktidar kavramının anlamını değiştirme mücadelesine çoktan
başladılar. İktidar insani ortaklık olacak; diyaloga dayanan anti militarist tutum
iktidar olacak; diyalog üstünlüğü ile hukukun üstünlüğü belirlenecek.
Karar ve yetki alanlarını erkeklerle
yarı yarıya paylaşacağız. Biz barışa karar verdik. Savaşın haklısını da haksızını
da kabul etmiyoruz. Diyaloga, yaşatmaya, paylaşmaya inanıyoruz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Kadınlar
Günü hepimize, tüm kadınlara ve bizi destekleyen herkese kutlu olsun!
Prof Dr. Büşra Ersanlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder