28 Mart 2011 Pazartesi

Çırılçıplaktı tüm sözcükler


Bu yazı daha önce 22.04.2004 tarihinde aynı başlıkla Radikal Gazetesi Kitap Eki'nde de yayımlanmıştır. Okumak için ayrıca

http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:uXPxH5_xyBkJ:www.radikal.com.tr/ek_haber.php%3Fek%3Dktp%26haberno%3D3821+mehmet+Altun,+cihan+o%C4%9Fuz,+kendime+savurdu%C4%9Fum+han%C3%A7er,+radikal&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr&source=www.google.com.tr

linkini tıklayabilirsiniz.



Şiirin kirpisi ya da kirpinin kendisi olarak şiir, çoktan kendine kapanmış veya kapanırken içini kanatmıştır.J. Derrida uzun bir düşüncenin şiire düşen payında şiiri kirpiye benzetirken; belki de şiirin bencilliğinin farkında olarak zincirleri zorluyor, sorunsalının engin denizlerinde dalga yaratmaya çalışıyordu. Kapanmak ile tehlike karşısındaki refleks arasında doğru orantı kuran Derrida, biraz da Fransız zarafetiyle şiiri nesnenin profilinden kurtarıp; Duygunun kanatlı atına bindirmeyi uygun buluyor. Hâlbuki... Şiir, doğası gereği ince işçilik, sabır ve itibar gerektiren bir yaratımdır. Bir de bencildir şiir, çünkü kendinden başkasıyla ilgilenilmesine dayanamaz; körelir.
Bu yüzden belki duygu salt duyguyken psikolojiye yakındır.Oysa bir belirleyici olarak duygu, programlı bir periyoda ulaşıp; kontrol edilebilir olduğunda felsefeye, çığırından çıkıp pratiğe dönüştüğünde ise şiire dönüşür. Orası imgenin gelip dayandığı hatta belirgin bir çatlağın oluştuğu yerdir. Çünkü bir sınırdır şiir. Yani araf ya da sırattır şiir.

Buradan hareketle bilicin insanı ender olarak ulaştırdığı bir merkez devreye girer. Bu merkez düşlem ve gerçek olarak parçalanmış bir çekirdekle ayrışır. Çekirdeğin iki kendiliğinden içmerkezi onun da tarafı ve taraftarları vardır. Bu çıkarımın bir başka algısı ise gerçekçi ve gerçekçi olmayan şiirin ayrışması olarak belirir. Dolayısıyla bir hayatın kendisi bir de kurgusal ya da yansımanın gerçekliği olarak algılanan öteki inanış, öteki yaşam söz konusu olur.
Belli materyalleri belli aralıklarla farklı yapılara dönüştürenler usta, herhangi bir materyali, herhangi bir zamanda umulmadık bir esere dönüştürenler ise üstat olurlar. Bu deha ile deneyim arasındaki farkın bir başka adıdır.
Bu yüzden küfür Can Yücel'in ağzında şiir; Abdıraman Çavuş'un tarlasında cinayet olur. Neyzenin dilinde ironik müzik, Hayyam'ın hayâsında ise sultanın nefreti olur. Yazmak, bir başka susma biçimidir çünkü. Eylem için ille de hareket gerekmeyebilir, bazen bakmak yeterlidir. Ağlamak için değil, bağlamak için sözü Cihan Oğuz'un Kendime Savurduğum Hançer'indeki Samuray kinini anlamak gerekir.
İnsanın önünde iki kez ağırlaşır zaman.
Birinci gençliğin meşruiyete öykündüğü zamandır.
- İnsanın en büyük hatası -
Yaşlılık değil ölüm yaklaşır insana,
- ikincidir bu -
En ucuz makasın ağzıdır insanı doğrayıp geçen.
İnsanın en hayvan yanı;
Bir mandayla ve bir öküzle sütkardeşi oluşudur.
En vahşi yanıysa;
Bir kurtla ve bir çakalla ceylana aynı bakışıdır.
Ve insanın en insan yanı;
Hâlâ aczine yalvarışıdır.
Kendime Savurduğum Hançer, Oğuz'un beşinci kitabı. Akademisyen titizliği, gazetecilik gözlemiyle buluşunca şairliğe özgü çarpıcılığı iyice besliyor; detaylarda saklı sıradışı gizemi deşifre ediyor. Yirmi iki şiirin sığdırıldığı bu kitabın en ilgi çekici yanı ise Can Yücel diriliği. Bir de bu kuşağı çarpıcı şairlerinden olan Küçük İskender'in dil kardeşi Cihan Oğuz galiba.
Şiirler çok diri, çok hesapsız ve cesur. İmge yerine sokağa yaslanmış fakat göz önündekiyle düşlerüstü ifadeler yaratılmış. Cesur ama pervasız değil. Küfürlü ama tiksinç değil. Bilgece edilmiş sözler ve söz dizinleri. Çığırından çıkmış imgeler ve enfes şiirler toplamı bir kitap Kendime Savurduğum Hançer.
Riskli yataklara uzansa da iyi tolere edilmiş, cerrahvari kotarılmış söylemler... Sorular soran ve sorular sorduran, toplumsal sıradanlıklardan sıyrılmış ancak toplumu sorgulayan bireysel reaksiyonlar en belirgin vurgu olarak dikkat çekiyor. Kitabın başka özelliği ise Oğuz'un ince, narin bedeninin aksine sert ve kocaman bir heybetin öne çıktığı söylem. Şair, burada gövdesine inat kahramanlaşıyor. Bir de çocukluğundan beri sakladığı gerçekleri var ki; harika... Azraille restleşiyor bazen. Bazen kuşaklar çatışmasını çok diri bir ironiyle haykırıyor. Söyleminde şiirsellikten asla vazgeçmeden çok net bir fotoğraf çizerek başarı üstü bir tanıklıkla günümüz lümpen kültürüyle hesaplaşıyor.

1 yorum:

  1. http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:uXPxH5_xyBkJ:www.radikal.com.tr/ek_haber.php%3Fek%3Dktp%26haberno%3D3821+mehmet+Altun,+cihan+o%C4%9Fuz,+kendime+savurdu%C4%9Fum+han%C3%A7er,+radikal&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr&source=www.google.com.tr

    YanıtlaSil