10 Nisan 2012 Salı

Nafile..!


Eyy dehasını kindarlıkla taçlayan nemrut, git kendi güneşine bak bakalım hangi suda solmaktadır ateşi.! Fersiz ve ifrittir biçare kalbin.!

Kalp ki kederli bir kervansaraydır. Kâh sema döner, kâh semaya döner yurtsuz yolcular için, maşuk ve bihüner'i rızadır!

Oysa sen, âmâ değil sağırsın.! Ehven'i şer bilip kalp sandığın o eti, ha meyhanede bir badeye, ha ibadet'i medreseye bırakmışsın.! Ne fayda..!

Bil ki yüreğini bir top ateş gibi elinde tutan analar var kuytularda, gizleyip gözyaşlarını durmadan karanlığa bakarlar, tek tesellileri sessizlik... Ama nereden bilsinler ki karşılarında duran taşın gölgesinden ibaret... Taş bile değil, gölgesinden ibaret..!

Elleri hep göğüslerinde, secdeye varacakmış gibi hiç durmadan yakaranlar var... Karanlığın sınırlarını bilenler... Suyun hışmını, kışın açlığını bilenler var... Ama hiç bir zulüm bunca dövmedi kalplerini..! Sofralarında hep bir ahh var! Sen bu ahh'ın intizarısın, elleri hep yakanda, ellerin hep kanda kalacak... Anlamayacaksın..!

Sana da değdi mi bu rüsvalığın yeli, senin de kolundan tuttu mu bu riya bilinmez... Ama malumun ilamıdır; yolu durmadan tanrıya çıkan sözler var etrafta, hiç bu kadar ucuzlamamıştı yaratanla ilişki... Göremedin, göremeyeceksin de... 

Ben ki insana dair olan her acıdan kendine pay çıkaran bir faniyim, böyle sahtelikten çektiği kadar hiç bir acıdan çekmedi cânım... Bu senin eserindir, bunu sen pelesenk ettin tebaana, öyle yarandılar, öyle yaranacağız sandılar, anlayamadın, anlayamayacaksın da..! Zira senin dalkavukların var, koynunda kararmış cevherleri, ellerinde görünmeyen namlularla...

Şimdi her kul kendi ihanetinin çukurunda ille bir rüsvalığın, ille bir cünup rızasızlığın anıra anıra ırzına sokulmakta... Oysa senin kararttığını sandığın o ışık var ya, o ışık illa ki doğudan doğmakta, illa ki doğacak da... 

Bencileyin bir serencamdır bu kadim nefes, bencileyin bin sâl'i endamdır... İster reaya'ya de, zenaata, esnafa, ehl'i ilmiyeye, ulemay'ı medreseye zindan revadır de, ister kalemiye ihanetin kaderinde de, nafile... 

Oturduğun yer Divan'ı Hümayun olsa, sen de Hünkâr'i Âlem, ne fayda... Bil ki heves değil hürriyettir, nefesten evladır; bilmen lazımdı, bilemedin, bilemedin ne fayda...