
Bu kent, Yunanlılar tarafından Sağlık Tanrısı Asklepois'a adanmış olması sebebiyle Asklepios'un yurdu olarak bilinir. Allianoi'nin anlamıAsklepios, antik Grek mitolojisinde hastalara şifa dağıtan, hekimliğin ve tıp biliminin tanrısıydı. Mitolojiye göre; Tanrı Apollon, oğlu Asklepios'u yarı at yarı insan olan Khiron'a emanet eder. Khiron, ona okuma, yazma ve önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların formüllerini öğretir. Bu eğitimden sonra Asklepios'un ünü kısa sürede bütün bölgeye yayılır. Bunun dışında Asklepios, ölüleri de diriltebiliyordu. Baş Tanrı Zeus, buna kızdığı için Asklepios'u öldürtür. Bunun üzerine Yunanlılar, Asklepios'un adını yaşatmak amacı ile aynı isimle sağlık merkezleri yaptırırlar. Toplam dört tane olan bu merkezlerden biri de antik Hydroteraphy (suyla tedavi) merkezi olan Allianoi'dir.Allianoi'nin hemen tarihin her döneminde kullanılan bir alan olması, yürütülen arkeolojik kazılar ve bu kazılarda elde edilen buluntular ve bilimsel verilerle sabittir.Kent ve bulunduğu bölge, prehistorik dönem, Helenistik dönem, Roma dönemi, Bizans dönemi, Osmanlı dönemi ve nihayet Modern Türkiye Cumhuriyeti dönemi olan günümüzde de kullanılmıştır. Konu hakkında veriler sunarak değerlendirme yapmak elbette mümkün; ancak bu yazının konusu bu olmadığı için detaylara girmemek daha doğru olacaktır.

Paşa Ilıcası'ndaki Kent, XX. yüzyılın ilk çeyreğinde kısmen temizlenmiş fakat daha sonra gelen güçlü bir sel nedeniyle, 1950'li yıllara kadar atıl durumda kaldığı anlaşılmaktadır. Ellili yıllardan doksanların başına kadar kendi kaderine terk edilmiş olan Allianoi, tarihin ve talihin gazabına direnmeye çalışmıştır. 1992 yılında, Bölge Karayolları Müdürlüğü tarafından halihazırdaki Roma Köprüsü, kurul kararı olmaksızın ihale edilirken; Antik Kent Allianoi'nin modern dramı da resmen başlamış oluyordu. Bu tarihle beraber bilinçli mi yoksa her şeyde olduğu gibi tarihin tahribatı konusunda da tahribatın hatta yok edişe varan acımasızlığın; adam kayırmacılık, ihale çılgınlığı, seçim politikaları gibi çıkara dayalı kararların uzantısı gibi nedenlerle uygar zamanımızın barbar talanı başlamış oluyordu. Bu yağmadan kurtarılabilen toplamda sayıları 10 binleri bulan insanlık mirası eser Bergama Müzesi'ne teslim ediliyor, her kazı mevsiminde -herkesin yan gelip yattığı tatil döneminde bile- zamanlarını insanlığa adayan bir avuç genç bilim insanının çabasıyla yapılan kazılarda tarih fersah fersah gün ışığıyla buluşturuluyordu.
Buralarda öğrenci olarak kazılara katılan bir çok arkeolog, mimar, restoratör, topoğraf, ve diğer birçok alandan bilim insanı şimdilerde memleketin bunca aymazlaşmış, hantal ve kendineci kavrayışının ortasında bilime ve insanlığa hizmet etmek için, müzelerde, sivil toplum kuruluşlarında, üniversitelerde bilim üretmeye çalışıyorlar. Oysa bu onların emeğinin nasıl görmezden gelindiğinin, nasıl talan edildiğinin bir başka kanıtı gibi duruyor.Kazı serüveniAllianoi'de, Trakya Üniversitesi'nin katkılarıyla o yıllarda Bergama Müze Müdürlüğü görevini sürdüren Yrd.Doç.Dr. Ahmet Yaraş'ın yönetiminde 1998-1999'da; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün 2000-2004 döneminde ise Philip Morris'in katkıları ve sonraki yıllarda ise Yortanlı Kurtarma Derneği bünyesinde örgütlenmiş gönüllülerin ve çeşlitli kurum ve kişilerin katkıları ve özverileriyle kurtarma kazıları gerçekleştirilmiştir. 1998-1999 yılları kazı çalışmaları sonucunda, kazılan alanın Allianoi olduğu öğrenildikten sonra, Bergama Müze Müdürlüğü'nün başvurusu üzerine, İzmir 1. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu 29.03.2001 gün ve 9229 sayılı kararla, Allianoi, 1. derecede arkeolojik sit alanı ilan edilince gerçek anlamda kurtarma kazısına dönüşmüştür.Allianoi Kurtarma Kazısı 2006 kazı sezonunda maddi imkânsızlıklar nedeniyle neredeyse gerçekleştirilemeyecek duruma gelmesine rağmen, 1998 yılında araziye vurulan ilk kazma tarihinden beri özveriyle çalışan Yar. Doç. Dr. Ahmet Yaraş başkanlığındaki çekirdek kadro, canını dişine takarak olanak yaratıp; dostlarından, duyarlı kurum ve kişilerden destek toplayarak ve daha nice insan üstü çabayla bu sezonda da kazı gerçekleştirmiştir. Şimdilerde ise bölge hakkında alınmış kararlar, Müzeler Anıtlar Genel Müdürlüğü kararları, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun tespitleri, Avrupa Parlamentosu başvuruları, uluslararası telkin, öneri ve mektuplar, Avrupa Birliği sözleşmeleri ve bağlayıcı maddelere rağmen, her türlü girişim ve çaba derdest edilerek; Allianoi'nin 2007 Mart ayında kaderini belirleyecek baraj sularının tutulacağı karar ivedilikle ve sessizce uygulamaya konulmak istenmektedir.Bölgenin kurtarılması; Allianoi'nin 2000 yıllık gün ışığı özlemi, tam da insanlıkla buluşmak üzereyken, yeniden ve daha da sert kararlarla karartılmaya çalışılması; ne Avrupalı girişimler ne Başbakan ve diğer bakanlıklar nezdindeki yazışmalar, ne de çabası ve duyarlığı burada yazılmakla bitirilemeyecek kadar çok sayıda olan girişim ve duyarlılık örneği, etkili olamamış; olamamaktadır.Sonuçsuz girişimler Yortanlı Barajı ile Allianoi arasındaki açmazı çözmek için başbakanlık tarafından bir komisyon oluşturulması istendi.

Proje aynen uygulandığı takdirde, baraja su toplanmaya başlandığı gün -ki bu gün, 2007 Mart ayı olarak kararlaştırılmış bulunuyor- Allianoi'nin suya gömüleceği acımasız milat olarak kayda geçecektir. Yağış rejimi ve bitki örtüsü ile bağlantılı olarak yaklaşık 40-60 yıl arasında ömrü olduğu hesaplanan barajın ömrünün 100 yıl olduğu ileri sürülmekte, hatta gerekirse gelecek kuşakların 100 yıl sonra dolan baraj göletini oluşturan alüvyon tabakayı yeniden kazıyarak Allianoi'nin yeniden gün yüzüne çıkarabileceğine ilişkin gülünç ve mesnetsiz öneriler ortaya atılmaktadır. Bu süreçte birikecek 12-15 m. kalınlığındaki dolgunun Allianoi'yi koruyacağını varsaymak ve böylesi bir mirasın 100 yıl sonra üzerine bir 100 yıl daha eklenerek yeniden gün yüzüne çıkarılmaya çalışılacağını savlamanın nasıl bir anlayış olduğunu anlamaksa, bugünkü algılarla ne yazık ki mümkün görünmemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder