11 Şubat 2011 Cuma

Cumartesi Anneleri ve Toplumsal Vicdanımız


Her söz bir kavrama kefendir. Zira tema dilden evla olsun diye, solgun, ruhsuz, mat kurulmaz ki cümle… El ile aklın birbirine değdiği yerde; yani kalpte başlar insan!

Söz orda biter, kavram orda büyür, dil orda rengini tutar, anlam orda her şey olur… Vicdan!

Kırılan kol mudur, için de kaldığı yen mi? De ki; kol değil kırılan; candır ölen ve bu minval yen değildir içine alan, kefendir misal. Böyle zamanlarda insan sevgiyle donatamıyor duygularını, taçlanmıyor sözleri vesselam…

01 Ocak 2011 Cumartesi. 301. kez toplandı anneler. 08 Ocak 2011 Cumartesi. 302. kez toplanacaklar. 15 Ocak, 22, 29,… 303 kez.,304.,305.,… Toplanacaklar.

Anneler, elinde solgun fotoğraflar… Anneler, oğula ve kıza hasret. Anneler, en çok gözleriyle susan… Sustukça ağıt, sustukça kan, sustukça feryat figan bakan...

Her cumartesi sessiz ve kimsesiz bir kalabalık gelir ve yığılır Galatasaray’ın ihtişamlı demir kapısı ve büyük, boz duvarlarının dibine. Dayar sırt sırta, bir suskunluğa, bir resme bakarak; bakar karanlık kuyulara. Geçenlerin yüzünde hiçbir anlam...!

Bir öfke dolanır bir anneye, bir dil kendine küser, bir anlam soyunur sözcüklerden… Kimse duymaz!

Vicdan!

Sadece vicdan yeter oysa. Oysa vicdanı olsaydı bu toplumun, unutturur muydu anneleri taş duvarın dibinde, kışın ayazı, karın derin neminde…

Oysa vicdanı olsaydı bu toplumun gelip geçerken önlerinden, üstelik eteklerine ve seslerine basarak; dönüp bakmaz mıydı

yüzlerine? Bir el atmaz mıydı bir gece sessiz, bir öğlen zorba, bir davet hain yürürken ölüme...

Bu toplumun vicdanı olsaydı, hiç böyle ağzında bir mühür gibi, elinde oğullarının ölüsüne bakan annelerin türküsünü bilmez miydi?

Bilirdi yahut bilenlerin vicdanına ses, yorgun babalara bir lokma söz olmaz mıydı?

Bir anne daha çocuksuz, bir eş daha yarsız, bu toplum daha vicdansız olmasın diye, annelere, sevgililere, babalara el uzatın. Kirlenmiş, karartılmış zulümlerden, kinden ve kendinden farklı olana karşı bilenmiş öfkeden arınmış bir toprak için…

Göğün ve bulutların altında, başı dik, tanrısı insaflı, kulu vicdanlı bir ülke yaratmak için kutsal bütün değerlerinizi kuşanıp, yeni evlat acıları yaşamayacak bir toplumun inşası için… O annelerin elini öpmeye gitmek arındırabilir herkesi…

Suç sahiplerini, onları görmeyenleri, memleketini herkesten çok sevdiğini sanan bekçileri, bıyıkları bilgilerinden daha uzun, öfkeden köpüren vatanseverlikleriyle yüzleştirmek için… Bir aşkı bin inançtan daha kutsal kılmak için…

Gidip, o annelerin çocuklarına olan aşkının önünde eğilmek lazım.

Bedensiz, solgun fotoğraflardan, büyük soru işaretleriyle ve katillerini gösteren masumiyetleriyle anlamak için onları, annelerine, sevgililerine, babalarını güç olmak için oraya; Galatasaray’a gitmek lazım.

“Bir mendil daha kanamasın” diye, bir şair daha zulmün şiirini yazmasın diye gitmek lazım. Oraya, o soğuk duvarın dibinde, her hafta bir kurulu saat gibi tekrarlayan o çığlığın sessiz dağına…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder